Kaos Teorisi - Kelebek Etkisi

in YAZILAR
18. 09. 16
posted by: Administrator

 

“Bir mıh bir nal kurtarır; bir nal bir at kurtarır; bir at bir er kurtarır; bir er cenk kurtarır; bir cenk bir vatan kurtarır!” Gerçek hayatta olduğu gibi bilimde de, bir takım zincirleme olaylarda küçük değişiklikleri büyük sorunlar haline getiren bir kriz noktası bulunduğu bilinir. Kaos, bu noktaların her yerde olduğu anlamına gelir.İşte bu nokta kaosun günlük dilde kullanılan kargaşa anlamından farklı olarak öncelikle fizikteki kullanımına tekabül eder.

Her ne kadar bilim dünyasındaki ününü Edward Lorenz ile birlikte, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kazanmaya başlansa da kavramın çıkışı çok daha eskiye dayanır. Yunan ve Çin mitolojilerinin yaradılış efsanelerinde rastlanmakla birlikte eski Yunan filozofları tarafından da dünyanın oluşum aşamasını anlamlandırmak için felsefede kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bilim tarihine girişi 18. yüzyılda olmuştur. Önceleri Poincare, Weierstraas Cantor, Peano gibi matematikçilerin ilgisini çeken kaos daha sonraları daha çok fizikçi-lerin ilgi gösterdikleri bir konu olmuştur. İşte 18. ve 19.yüzyıllarda kavrama pek çok farklı bilim insanı tarafından getirilen anlayışlar “kaos teorisi”nin çıkışına kaynaklık etmiştir.

Her ne kadar “kaos teorisi”nin babası olarak Henri Poincaré kabul edilse de; teoriye en önemli katkıyı Amerikalı Meteorolog Edward Lorenz, hava tahminleri ile ilgili çalışırken yapmıştır. Bu sayede teori fizik tarihine yer ederken aynı zamanda da bilimsel çalışmalarda bir yaklaşım niteliği kazanmıştır. Bu çalışması ile kaotik sistemler anlayışının çıkış noktasını oluşturan Lorenz Çin’de kanat çırpan bir kelebeğin New Yorka’ta fırtınaya sebep olabileceği örneğini vererek bir olaya neden olabilecek pek çok farklı değişkenin varlığına ve küçük etkilerin olayların sonuçlarında büyük değişimlere neden olabileceğine vurgu yapar. Lorenz “…ben periyodik olmayan davranış özellikleri gösteren hiçbir fiziksel sistemde öngörü yapmanın mümkün olmadığını artık anlamış bulunuyorum''2 diyerek kaos teorisinde temel olan bir noktadan da söz eder.

Lorenz’in bu çalışmasından sonra “kaos teorisi”nin açıklamaya çalıştığı dıştan düzensiz olarak görünen ama; içsel bir düzene sahip olan kaotik sistemlerin iki ana noktası net olarak ortaya konulur.

1- Başlangıç durumuna hassas bağımlılık

2- Rasgele olmama durumu. Daha açık bir ifade ile: Dünyadaki birçok olay aslında kaotik bir yapılanmaya sahiptir (her şey bize öğretildiği gibi lineer yani doğrusal değildir); bir kar tanesinin oluşumu, sigara dumanının yükselişi, ağaç köklerinin gelişimi, kuş sürülerinin uçuşu, denizdeki dalgaların hareketleri... Bütün bu kaotik yapılanmalar kendi içerisinde bir düzenliliğe sahiptir ve rastgele değillerdir. Bunun bizi götürdüğü nokta kaosun temelde olasılıkla da ilişkili olduğudur. Örneğin, bilordodaki başlangıç vuruşu ondan sonra gelecek olan vuruşları etkileyebileceği gibi, her topun diğer bir topa çarpması veya vuruş pozisyonu gibi her bir vuruş için pek çok farklı değişken de olduğundan, her vuruş için pek çok farklı olasılıktan söz etmek mümkündür. Bu özelliklerinden dolayı kaos teorisinin, klasik fiziğin nedensellik anlayışının oturtulamadığı ve uzak kalmayı tercih ettiği “dinamik sistemler” olarak adlandırılan süreçleri açıklayabilme gücüyle günümüzde kimi fizikçiler tarafından Kuantum’un Newtoncu anlayışı yıkması gibi; kaosunda Laplace’nin determinizmini yıktığı ve sıkışan bilime yeni bir soluk getirdiği savunulur.

3- Temel prensipleriyle dikkatleri üzerine fizikte kısa süre de toplayan “kaos teorisi” bu yönleriyle biyolojide ve kimyada da kendine yer bulmaya başlamıştır. Sosyal bilimlerde de doğa bilimlerindeki ününe benzer bir ünü çok kısa sürede yakalayan kaos, bugün pek çok farklı alanda kendine pek çok farklı tanım bulmaktadır. Ancak üzerinde çoğunlukla uzlaşılan noktalar, kaosun düzensizliği değil değişimi temsil ettiği ile öngörülemeyen küçük değişikliklerin büyük sonuçlara yol açtığı veya büyük değişikliklerin bir şey olmamışçasına sönümlendiğidir.

Kaynak: http://www.elyadal.org/PiVOLKA/01/kaos.htm

Ancak Olgun İnsanlar Sevebilir

 

Osho yazdı;

Sevgi sadece sen olgunsan gerçek olur. Sadece bir yetişkin olduğunda sevmeye muktedir olursun. Sevginin bir ihtiyaç değil, bir dolup taşma olduğunu anladığında o zaman, hiçbir koşul olmadan onu verebilirsin.

Sözde sevgi kişinin başkasına olan derin ihtiyaçından gelirken, [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Bağımlılık Psikolojisi

 

 


Nevzat Tarhan yazdı; İnsan bilinciyle ilgili bilimsel çalışmalar arttıkça “arzu, iştah ve şehvet, haz, mutluluk” kavramlarının psikolojik ve biyolojik sınırları daha da karışmaya başladı. İnsanoğlunun istekleri sınırsız fakat gücü sınırlıydı. Bu isteklere ulaşmak [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Sebep Ayna Nöronlar mı?

Sürü Psikolojisine Sebep Ayna Nöronlar mı? Fransa Jean Nicod Enstitüsü Öğretim Üyesi Pierre Jacob, ekip çalışması, çete davranışları ve sürü psikolojisi gibi öğelerin altında insan beynindeki ''ayna nöron''ların bulunduğunun düşünüldüğünü bildirdi. Jacob, "Bu sistemi [ ... ]

HABERLERDevamını oku...
Elementlerin Ad ve Sembollerinin Asıl Kaynakları

 

 

Element, Grekçe’de “elementa” kelimesinden türemiştir ve bir merdivenin ilk basamaklarına tırmanmak anlamına gelir. Bir bilim veya metodun ilk unsurları anlamına gelen bu kelime, ayni zamanda kimyada farklı atom yapısına sahip 108 madde türlerine de denilir. Ancak simya, astroloji [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Hemen Kulağınıza Götürmeyin

Prof. Dr. Kumbur, cep telefonunun verdiği zararları en aza indirmek için telefonu açtıktan birkaç saniye sonra konuşmaya başlamayı önerdi. Yolculuklarda ise sürekli baz istasyonu değiştirildiği için yüzde 50 daha fazla enerji yüklemesi gerçekleşiyor. Mersin Üniversitesi Mühendislik [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Sembolizm: Numeroloji

 

Mutlu Payaslıoğlu yazdı;

Sayı : 0

Sıfır yokluğun, hiçliğin sembolüdür. Ama aynı zamanda potansiyel varoluşun başlangıcıdır. Sıfır yutan sayıdır, etkisiz sayıdır ama aynı zamanda çok büyük bir gücü de kendinde barındırır. Dünya kültürlerinde 9 sayısı ile birlikte [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Yalansız Yaşamak

 

 

Son zamanlarda aklıma ciddi ciddi takılan bir konu var; yalan. Elimden geldiğince kaçındığım bir durumdur yalan söylemek, eh insanlık halidir ya bazen gerçekleri olduğu gibi karşınızdakine aktarmak istemediğiniz zamanlar oluyor. Aslında bu durumu hakkınız olarak da değerlendirebiliriz. [ ... ]

BLOG-NOTDevamını oku...
Asâ Kimin Elinde?

 

Ali Ömer AKBULUT yazdı; Şairin gecekondusu yok artık. İçler acısı hâline aldırmadan şehre inmeye kalkınca da altı sabit kalemlerle çizildi. Şehrin/şehirlinin [okuyucunun]omuzları üzerinde yükseltilip aşağıya; yola fırlatılan şair bir yolunu bulup [oto]yoldan çık[a]maz, [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Yengeç Burcunun Yasam Serüveni

uzak anılar

yengeçler gibi

çıkıyorlar bir gün batımına

son güneşler son güneşler de düşüyor bak

tüm metal dairelerinle sen çıkıyorsun yaşamıma…

Lale Müldür

Yengeç burcunun yaşam serüveni ve diğer burçlarla olan uyumu ve uyumsuzlukları:

Yengeç burcu yaşamda duyguların [ ... ]

BURÇLARIN SERÜVENİDevamını oku...
Diğer yazılar...