Bazen bazı gezegenler, doğum haritasında bulundukları konumları yüzünden, kimliğinizi yani Güneş’ inizi rahat ifade etmenizi önleyici durumlar yaratabilirler. Örneğin Güneş’iniz Aslan burcundayken, Mars yengeç burcundaysa, bir Aslan gibi kükremezsiniz, savaşınızı verirken. Bir Yengeç gibi içinize çekilir, kendinizi korumaya alır, duygusallaşır, saldırıya değil savunmaya geçer, için için öfkelenip kızgınlığınızı dile getiremezsiniz ve sonuçta ya ani öfke patlamaları yaşar, ya vur kaç yapar ya da hayattan geri çekilip depresyona girersiniz. Ya da her saldırıyı sadece size karşı değil ailenize karşı yapılmış bir saldırı şeklinde algılayabilirsiniz veya ailenizi ve aile değerlerinizi korumak sizin hayat amacınız haline gelebilir. Bu durumda da Mars’ınızı sağlıklı ifade...
  İlim ilim bilmektirİlim kendin bilmektirSen kendini bilmezsinYa nice okumaktır…Yunus Emre                                      "Tanrım! Yarattığın düzene hayran oldum. Ama keşke, bunu farketmem için "biz" e bu kadar acı çektirmeseydin." Yaşamın herhangi bir noktasında, içinizdeki "BEN" in kim olduğunu ve neden dünyada bulunduğunuzu sorduğunuzda, size bunun yanıtını verebilecek olan astroloji, bir sembol okuma sanatıdır. Kökeni Babil İmparatorluğu’ na kadar dayanan bu kadim bilim dalı, yüzyıllar boyunca krallara hizmet etmiş, doğa olaylarını öngörmeye yardımcı olarak gücün hizmetinde olmuştur.Astrolojinin tarih boyunca gelişimi Antik Yunan Uygarlığınca devam etmiş, daha sonra ise bu bilimi Yunanlılardan öğrenen Arap alimleri, öğrendikleri bu bilimi geliştirerek astrolojinin matematiksel temellerini sağlamlaştırmışlardır. Bu süreç içerisinde...

Astrolojide Aşk Başkadır- 1.Bölüm

18. 09. 16
posted by: Administrator

 

Her seven
Sevilenin boy aynasıdır,
Sevmek
Sevilenin o aynaya bakmasıdır.

Özdemir Asaf

 

astroloji’ de aşk başkadır!

 

Kadın ile erkek, karı ile koca, iki sevgili, iki dost, iki yakın arkadaş…

 

İnsanlığın başlangıcı hakkında kutsal kitapların sözbirliği ettiği iki kişi Havva ile Adem…

 

Ademin topraktan, Havva’ nın ise Adem’ in kaburga kemiğinden yaratıldığını söyleyen kutsal kitapların bu sözlerine, bir çok düşünür ve bir çok bilimadamı belki katılmamaktalar. Ama aksini ispat edecekleri bir bilgiyi henüz sunamadıkları için bu fikir daima baskın çıkmakta ve yaradılış hakkında bu gizem korunmaktadır. Havva’ nın Adem’ i kandırıp, Tanrı’ nın buyruğuna karşı gelerek kendilerine yasaklanmış olan ağacın meyvesini yemeleri sonucu bu muzır ikili cennetten kovulmuş ve dünya da zor hayat serüvenleri başlamıştır. Tabii burdaki yasak ağacın meyvesinin de ne olduğu ayrıca tartışma konusudur. Çünkü kutsal kitaplar sembollerle konuşur. Bu yasak meyvenin bildiğimiz elma mı yoksa cinsellik de dahil olmak üzere başka bir şey mi olduğuna dair insanoğlu sayısız fikirler üretmiş ve üretmeye devam etmektedir.

 

Ama bu ikilinin serüvenleri hafife alınacak bir serüven asla olmamıştır.

 

Bu ikilinin birbirleriyle yoğun iletişimleri, arayışları, mutlulukları, paylaşımları, hüzünleri ve acıları insanlık tarihini doldurmaktadır. Dünya’ da herşey, kadın ile erkeğin üzerinde, etrafında, kıyısında, köşesinde, içinde ve dışında dönmektedir.

Ya da kısaca herşey bu ikilinin arasındaki ilişkiyi betimleyen ''aşk'' denen ve üç harften oluşan kelimenin etrafında dönmektedir.Görüntüsü oldukça basit ve yalın olan bu kelimenin insan yaşamında kapladığı yer, bu üç harfin enerjisiyle bile tarif edilemeyecek kadar büyüktür.

Yaşam kadın ve erkeğin bir araya gelmesiyle başlar ve mütemadiyen sürer gider. Aşktan söz ederken bunun sadece duygusal boyutta yaşanmadığını ve kadınla erkeğin fiziksel temasını ve ardından gelen sosyal paylaşımları da içerdiğini biliyoruz.

 

Astrolojide, bu konuyu incelerken, önümüze adeta çok bilinmeyenli bir denklemin geldiğini göreceğiz. Bu yüzden denklemi oluşturan unsurları tek tek sıralamakta fayda var.

 

Bilindiği üzere babamız ve annemiz yani Güneş ve Ay, bizim kimlik ve duygularımızı oluşturmamızı sağlayan iki önemli etkendir. Kadınlar karşı cins olarak ilk babalarını gördüklerinden, ilgi duydukları erkek modelini oluştururken ilk tema baba ile belirlenecektir. Erkekler içinse, karşı cinsle ilk temas anne ile kurulduğundan, ilgi duyacakları kadın modelini belirleyen ana temel bu safhada atılmış olacaktır. Özellikle erken çocukluk yıllarında bu davranış biçimi psikolojide oedipus ve electra kompleksleriyle ifade edilmiştir. Her erkek çocuk önce annesine, her kız çocuğu da önce babasına aşık olur. Aslında bu aşk terimi tam olarak aşkı ifade etmese de, anneye ya da babaya duyulan yoğun hayranlık ve idealize etme şeklinde de ifade edilebilir.

 

Biz de dünyaya bir erkek ve bir kadının ortaklaşa ürettikleri bir mamul şeklinde geldik. Henüz Tanrı’ yı dahi tanımazken sadece onları biliyorduk: Anne ve babamızı. Bir adet Havva, bir adet Adem.

 

Dünyaya geldik ve onu algılamaya başladık, yavaş yavaş gelişerek büyüdük. Serpildik, yetişkinliğe adım attık ve ostrojen ve testosteron hormonlarımız faaliyete geçti. Bu, doğanın erkeksek Havva’mızı, kadınsak Adem’imizi aramaya çağıran sesidir. Ve üzerine şiirler yazılan, resimler çizilen, sonsuz mutluluklarla ve derin acılarla beslenen bir yola adım attığımızı gösteren de bir işarettir.

 

Astroloji de, kadın erkek ilişkileri de bir çeşit kaderdir.

 

Doğduğumuz anda gökyüzü konumundan sahip olduğumuz doğum haritamız, belirttiğimiz üzere aradığımız eşimizin nasıl olduğuna dair ipuçlarını bize vermektedir.

 

Erken çocukluk yıllarımızda aynı zamanda bilinçaltımız da oluşmaya başlamıştır. Babamızı ya da annemizi tanıdıktan ya da idealize ettikten sonra, eğer onlarla sağlıklı ilişkiler kuramamamışsak, bu sağlıksız ilişki biçimi bilinçaltımızda da sağlıksız kodlanmalara sebep olabilecektir. Sağlıklı kodlanmalarla onları mükemmel görmemiz sonucu bilinçli bir şekilde babamıza ya da annemize benzeyen insanları ararken, olumsuz kodlanmalarda da bir çeşit suçluluk kompleksleriyle kendimizi suçlayarak bilinçaltımızda oluşmuş bulunan olumsuz anne baba modellerine doğru çekilecek ve bir şekilde kendimizi cezalandırma adına algıladığımız anne baba modellerine benzeyen insanlarla ilişkiye girebileceğiz ve onlarla sürekli çatışacağız. Erkekler için aranan model anne modeli olduğundan ve biz annelerimizle duygularımızı oluşturduğumuzdan, eğer annemiz tarafından hırpalanmış dövülmüş ve yeterince sevgi görmemişsek ya da annemiz evliliğinde yaralanmış bir anneyse bizim de duygusal yaralanmalarımız olacağından, doğal olarak annemiz ya da kendimiz gibi duygusal olarak yaralı kadınlara yöneleceğiz demektir.

 

Kadınlar için de baba teması aynı şekilde işler. Bu bire bir aynı Güneş burcundan olması gerektiği anlamına gelmez. Eğer doğum haritamızda güneşimiz Aslan burcundaysa, Jüpiterle birleşmişse ve 12. evde ise Jüpiter Yay burcuyla birlikte balık burcunun da yöneticisi olduğundan ve aynı zamanda 12. evde Balık burcunun evi olduğundan aradığımız kişi, dürüst olmakla birlikte (Jüpiter kendi evlerinde güçlü olduğundan, 12.evde de güçlüdür), balık burcunun ifade ettiği sıkıntı, hayalcilik, kısıtlanma ve kaçış temaları taşıyan, aynı zamanda yay burcunu(maceracı, özgür, sürekli yeni ufuklar arayan) esintilerini almış olan ve bu arada egosu (aslan burcundan dolayı) da güçlü ama bunu yeterince ifade edemeyen biri olabilecektir. Çünkü kişi babasını muhtemelen bu şekilde algılamıştır.

 

Çocukluğumuzda atılmış temeller ilerde seçeceğimiz eşle birlikte bize kaderimizi gün ve gün şekillendirmeye götürecektir.

 

Babanın kısıtlanmışlığı hissi çocukta derin izler bırakacak ve yaşamı boyunca belki de bir eşle bu kısıtlanmışlığı gerçekleştirmek için uğraşacaktır ve belki de yaşamının bir noktasında bu gerçeği keşfettiğinde, ‘‘Hayır! Ben bunu istemiyorum.’’ diyerek yaşamını yeniden yapılandırma yoluna gidebilecektir.

 

Yani kısaca Güneş’ i aslan burcunda olan bir kişinin eğer karmasında sıkıntı çekerek sevmeyi, adanmayı ve vericiliği öğrenmesi varsa, balık burcundan ya da 12.evi güçlü olan bir kişiyle yaşamlarının keşismesi olağandır. Bu bir nevi bizim kaderimizdir. Ta ki birşeyleri farkedene kadar…

 

İnsanların karşılaşması tamamen karmik bir durumdur. Geçmişten getirdiğimiz davranış modelleri nasıl kaderimizi belirliyorsa, kimlerle ve nasıl ilişkiye girdiğimizi de belirleyicidir.

 

Astrolojide, ben yay burcuyum sen de ikizler burcusun, biz birbirimizi tamamlarız şeklinde bir yorum kişiyi boş hayaller ve arayışlar içine sürükleyebilir. Çünkü biz komplike birer varlıklarız.

 

Güneş burcu bizim her an oluşturduğumuz ve oluşturmaya devam ettiğimiz bir burçtur. Kimse doğduğu an bir burcun özelliklerini taşıyarak dünyaya gelmez. Haritasının durumundan, yaşadığı hayat dersleriyle o burcu oluşturmaya doğru yönlenir. Bazen kişi haritasında eksik olan niteliği ya da elementi tamamlayabilmek

için, kendisiyle uyumsuz bir burca yönelebilir. Kişinin kendisinde ki eksik elemente veya niteliğe sahip olan kişiyle yaşayacağı hayat deneyimleri, o nitelik veya elementin özelliklerini kendi bünyesine katmak için olabilir. Örneğin haritasında su elementi eksik olan bir koç burcu, kaderin karşısına çıkaracağı su grubuna mensup ya da haritasında yoğun su elementi özelliği bulunan kişilerle çok fazla içiçe olabilecek ve burda ilişkiye girdiği burçlar eksik yönünü geliştirmesine yardımcı olabilecektir.

Eğer bir erkeğin harisında Ay ikizler burcunda ise, o erkek muhtemelen yaşamında duyguların ifadesi için sadece sözlerin yetmediğini, duyguların daha derin daha yoğun yaşanan bir şey olduğunu kendisine keşfettirecek hayat deneyimleri yaşamasına yardımcı olacak kadınlarla karşılaşabilecektir.

 

Ayrıca eş modelini tespit etmek için Güneş ve Ay’ ın diğer gezegenlerle yaptığı açılar da önemlidir. Bu açılar kimliğin ve ruhun derinliklerini ve kişinin içindeki çatışmaları ve destekleyici unsurları da gösterir.

 

Eğer Güneş bir kadının haritasında örneğin Pluto ile açı halindeyse aradığımız erkek modeline bir de Plutonun temsil ettiği özellikler eklenecektir. Ya da erkekse doğum haritasında Ay’ ının Pluto ile açı yapması durumunda da aynı durum oluşacaktır.

 

Güçlü, kontrolü seven ve kişinin dönüşümüne hizmet edecek bir eş özelliği ortaya çıkacaktır. Kollektif gezegenlerin Güneş ya da Ay’la açı içinde bulunmaları durumunda kişinin yaşadığı ilişkiler daha çalkantılı ve yoğun olacaktır.

 

Özellikle Akrep burcunun güçlü olduğu haritalar ve güçlü Plutonik etki kişinin yaşamındaki tutkulu aşkları gösterecektir. Güçlü Pluto etkisi bir diğerinin herhangi bir kişisel gezegeni ile birleşiyorsa etki altında ki kişi yoğun bir dönüşüm deneyimine doğru sürüklenebilir ve kendini bundan koparması hemen hemen imkansızdır.Hatta ilişkiler öylesine güçlü yaşanacaktır ki, kişi ölümüne bir mücadeleye bile girebilecektir.

 

Bu yoğun enerji kişiyi daha yüksek platformlara da taşıyabilecektir. Böyle durumlarda taraflar arasında aşkın ve seksin şiddeti de oldukça güçlü olabilecektir. Ve bu güçlü etkiler kişiyi bir dönüşümden, başka bir dönüşüme bile sürükleyebilecektir. Hatta bu ilişkiden çıktıktan sonra kişi kendini yeniden yapılandırmak için uğraşmak ve yıkıntıları onarmak için uzun bir süre çabalamak zorunda kalabilecektir de.

 

Balık burcunun güçlü olduğu haritalar ya da güçlü Neptün etkisi altında olan kişiler daha idealize ettikleri bir aşkı yaşarlar. Aşık oldukları kişileri olduklarından farklı algılarlar ve onu olduğundan daha fazla gözlerinde büyütürler. Bu uğurda tüm yaşamlarını idealize ettikleri aşklarına bile adamaları mümkündür. Bu belki de yaşamın acı gerçeklerinden kaçmak için de buldukları bir çıkış yolu olabilir.

 

Güçlü Neptün etkisi altında olan kişiler asla ulaşamayacakları kişilere platonik bir aşk da besleyebilirler. Herhangi bir burçta Güneş-Neptün birleşimine sahip kişilerde de buna benzer durumlar yaşanabilir. Neptün etkisi kişiyi asla bulamayacağı bir kişiyi umutsuzca arayışa da sürükleyebilir. Özellikle bu durum sanatsal eserlerin beslenme kaynağı olabilir. Sanatçılarda görülen Neptün etkisi kişiyi umutsuz aşklara, hayal kırıklıklarına sürüklerden bu duygulardan inanılmaz sanat eserleri çıkması da muhtemeldir.

 

Kova burcunun güçlü olduğu haritalar ya da güçlü Uranüs etkisi altında olan kişiler toplumsal olarak normal kabul edilen sınırların dışında aşk ve ilişki yaşamaya meyillidirler. Kişiyi geleneksel kurallara karşı çıkmaya meyilli kılan Uranüs etkisi daha sıradışı ilişkilerin ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Evlilik dışı ilişkiler, evlilik gerçekleştirmeden kurulan beraberlikler, sadece bir kişiyle değil aynı an da birden fazla kişiyle kurulanilişkiler ve cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin duyulan ilgiler güçlü Uranüs etkisinin kişiler üzerindeki yansımalarıdır. Özellikle erkeklerde Mars’ ın dişi burçlarda ve zayıf bir konumda olması ya da kadınlarda Venüs’ ün eril bir burçta ve baskı altında bir konumda olması kişiyi bu tarz eğilimlere sürükleyebilir.

Bu etkinin olumsuz tarafı, fazla radikal tavırlar kişiyi toplumdan bir adım ileri götürebilirken, aynı zamanda aykırılık özelliği yüzünden toplum tarafından eleştirilme ve hatta dışlanma durumlarına sebebiyet verebilir.

 

Doğum anımızda ki Güneş ve Ay konumunun incelenmesinden, aradığımız eşin nasıl olduğuna dair bazı ipuçları yakaladık diyelim. Peki bu eşlerle nasıl diyaloğa gireceğiz, ilişkiyi nasıl başlatacağız. Bize bunun ipuçlarını haritalarımızdaki Venüs ve Mars’ ın konumları verecektir.

 

Venüs bizim nasıl ilişki kurduğumuzu, Mars ise nasıl harekete geçtiğimizi ve cinsel gücümüzü ifade eden sembollerdir. Ateş elementinde bulunan bir Güneş’e sahipken, su elemetinde bir Venüs'ümüz olabilir. Oldukça güçlü, atak, kendinden emin ve şaşaalı görünürken, ilişki kurmaya gelince birden ürkekleşip, dengesiz davranışlar gösterip, geri çekilebiliriz. Böyle durumlar gene hayatımızda çatışmalı olayları ve ilişkileri kendimize çektiğimizin de birer habercisidirler. İç dünyamızda bir sorun yaşanıyor ve bu ilişkilerle dışarı yansıyordur.

 

İlişkiler kendimizi keşfettiğimiz ve deneyimlediğimiz birer araçtır.

 

Güçlü bir Güneş burcuna sahipken zayıf bir Mars konumu varsa haritamızda, önümüze gelen fırsatları kaçırabileceğimiz, adımları atmakta zorlanabileceğimiz hatta ilişkilerimizde cinsel problemler yaşayabileceğimizi gösterir ve bu da güçlü olan Güneş’imizi yani kimliğimizi zayıflatarak bizi mutsuzluklara sürükleyebilecektir. Ve bu durumları yaşayacağımız hayat tecrübelerini bize yaşatacak insanları da, çoğunlukla hayatımıza farkında olmadan davet ederiz. Bu arada, biz bunları yaşarken karşımızda ki kişinin de haritasında, bizim yaşadıklarımıza benzer sıkıntıları yaşatacak kombinasyonları görmek olasıdır. Yani bu karşılaşmalar tamamen karmik karşılaşalardır. Kimse kimsenin karşısına tesadüfen çıkmaz.

 

Dünyada yaşayan milyarlarca insan varken, neden bizim yaşamımız az sayıda insanın etrafında dönüyor? Bütün bunlar haritanızda saklıdır.

 

Dünyada yaşayan milyarlarca insanın haritaları farklıdır ve kişilerin karşılaşmalarının

gerçekleşebilmesi için, her harita arasında iletişim olması gerekir ki, bu imkansızdır. O halde karşımıza çıkan kişilerin bizim kaderimizi belirleme de etki sahibi oldukları gerçeğini bir tarafa koyarak, ilişkileri irdelemeye devam edelim.

 

Astrolojide ilişkileri incelemek için de özel bir yöntem vardır. Bu yöntemin adı Sinastri’dir. İki kişinin haritasının birbiriyle karşılaştırılması metodudur. Birbirlerine karmik bağlarla bağlanmış kişilerin haritalarında, haritalarda ki kişilik özelliklerini sembolize eden gezegenlerin birbirleriyle temas ettikleri görülür. Örneğin taraflardan birinin Ayı ile diğerinin Güneş’inin açı yapması, Venüs ve Mars’ların arasında bunu destekleyici açının da bulunması gerekmektedir. Uyumlu açılanmalar ilişkinin daha rahat aktığını gösterirken, uyumsuz açılar taraflar arasında çıkacak çatışmaları, anlaşmazlıkları ve bunların hangi hayat alanlarından kaynaklanacağını gösterir. Ayrıca ilişkinin uzun süreli bir ilişki olabilmesi için muhakkak Satürn etkisinin iki harita arasında görülmesi gereklidir.

 

Bu karşılıklı ilişki içine yükselen burçlarında aktif olarak katıldığı görülür.Özellikle de 1. evimize ve 7. evimize düşen gezegenleri olan kişiler ilişkilerimizi belirlemede de söz sahibi kişiler olacaklardır. 1. evimiz ya da yükselen derecemiz bir başka kişinin gezegenleri tarafından uyarılıyorsa bu kişiler bizim kimliğimizi oluşturmamızda etken kişiler olacak demektir. 7. evimizi gezegenleri ile uyaran kişilerse ilişkilerimizi oluşturmada ya da yönlendirme de söz sahibidirler. Kadınsak eğer 7.evimizi aydınlatan Güneş’in sahibi yöneldiğimiz ve ilgimizi çeken bir kişi olabileceği gibi ikili ilişkilerimizde bizi etkileyen kararlar almamıza yardımcı olabilecek bir kişi de olabilecektir. Ya da 7. evimize Satürn’ünü yerleştiren bir kişi bizim ikili ilişkilerimizde engelleyici, kısıtlayıcı ve geciktirici etkiler yaratabilir. 1. eve ya da yükselen burç üzerine yerleşen bir Satürn ise etkisi kişinin kimlik gelişiminde engelleyici, korku getirici ve baskılayıcı bir şekilde çalışır.

 

İki kişinin haritası karşılaştırılırken erkeğin Ay’ının kadının Güneş’i ile gene erkeğin Venüs’ünün kadının Mars’ı ile nasıl bir ilişki içinde olduğuna bakılır. Erkekte aranan kadın modeline uygun olup olmadığı dişi gezegenler olan Ay ve Venüs’ün, kadında ise aranan erkek modeline uygun olup olmadığı eril gezegenler olan Güneş ve Mars’ın birbirleriyle yaptıkları açılara bakılarak anlaşılır.

 

Eğer iki ikişinin harita karşılaştırmasında Ay ve Güneş arasında uyumlu açılar sözkonusu fakat Venüs ve Mars arasında bir açısızlık durumu hakimse tarafların ilişkisinde özellikle sosyal ve cinsel bakımdan yetersizlik ve uyumsuzluk durumugörülebilecektir. Bazen Mars’ların işe karışmadığı ama Venüs’lerin uyumlu olduğu durumlarda kişiler ortak sosyal zevkleri taşıdığından çok iyi arkadaş olabileceklerdir ama ortada aşk ya da cinsel çekim olmayabilecektir.

Devam edecek... 

 

Aylin Yabanoğlu