Dünyanın En Eski Bayramı: Nevruz

in YAZILAR
18. 09. 24
posted by: Administrator

 

Dünyanın en eski bayramı Nevruz, Türk dünyasında Göktürkler’in Ergenekon’dan çıkışı ve 12 hayvanlı Türk takviminde yeni yılın başlangıcı olarak 5 bin yıldan bu yana kutlanıyor. Kimi topluluklar, bu günü Tanrı’nın dünyayı yarattığı gün, kimileri Nuh Peygamber’in yere ilk ayak bastığı gün, kimileri ise ilk insanın yaratıldığı gün olarak kutlarken, gece ile gündüzün eşit olduğu bu gün, bir bahar müjdecisi kabul ediliyor.

Farsça “yeni gün” anlamına gelen Nevruz, dünyadaki çeşitli Türk topluluklarında “Noruz”, “Navrız”, “Ergenekon”, “Bozkurt”, “Çağan”, “Mart Dokuzu”, “Sultan Nevruz”, “Mart Bozumu” gibi adlarla anılıyor. Yüzyıllardır bu bayramı titizlikle muhafaza eden Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Afganistan ve Tacikistan, resmi tatil ilan ettikleri Nevruz’u, bir “milli bayram” olarak her yıl kutluyor.


COŞKUYLA KUTLANIYOR

Bütün Türk dünyasının coşku içinde kutladığı, gönüllerin geleceğe yönelik neşe, sevinç ve ümitle dolduğu bu özel günde, kederli olmak en büyük ayıp ve suç sayılıyor.

Kutlama törenlerinde bölgelere göre çok farklı oyunlar oynanırken, bu güne özel bazı yemekler pişiriliyor ve eğlenceler düzenleniyor. Topluca yenilen Nevruz yemeğinden sonra insanlar birbirlerinin yeni yılını kutluyor ve mezar ziyaretleri yapılıyor.

Bu günde dargınlar barıştırılırken, parçalanmak üzere olan aileler mahallenin ileri gelenleri tarafından barıştırılıyor. Fakirlere, kimsesizlere ve yaşlılara maddi ve manevi yardım eli uzatılıyor. Gençler, yakılan Nevruz ateşinin üzerinden atlıyorlar.


“ERGENEKON’DAN ÇIKIŞ”

Türk dünyasındaki yaygın inanışa göre, Nevruz, Göktürkler’in Ergenekon’dan çıkışı ve istiklalini kazandığı gün olarak kabul ediliyor.


Ebulgazi Bahadır Han’ın ölümsüz eseri “Secere-i Türk”te, Ergenekon menkıbesinde 400 yıl dört tarafı yüksek dağlarla çevrili bir vadide kalan Türk’ün, buradan baharın başladığı gün çıkarak, ata yurduna döndüğü ve hürriyetini, istiklalini kazandığı, dosta, düşmana Türk’ün var olduğunu tekrar duyurduğu bildiriliyor.


Bu nedenle, 21 Mart, bütün Türk dünyasında istiklalin kazanıldığı kurtuluş günü olarak kutlanıyor. Özellikle Orta Asya Türkleri, Nevruz Bayramı’nda yapılan toplantılarda Ergenekon Destanı’nı okuyarak, yeni nesillere de bu günün önemini anlatıyor.


Türk dünyasındaki diğer inanışa göre, 12 hayvanlı Türk takviminin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart’ta, doğanın yeniden canlanması, bolluk ve bereketin habercisi baharın gelişi kutlanıyor. Bu günlerde ortaya çıkan kardelen çiçeğine ise “Nevruz Çiçeği” deniliyor. Bu günde doğan çocuklara göbek adı olarak “Nevruz” konuluyor.


YÖRELERDE VE TÜRK DÜNYASINDA NEVRUZ

Türkiye ve Türk kültürünün yayıldığı coğrafyalarda Nevruz Bayramı, ilginç adetlerle kutlanıyor. Bu adetlerden bazıları şöyle:
 
Mersin-Silifke bölgesindeki Toros Türkmenleri’nde “Mart İpliği” adıyla bilinen Nevruz’da ağaçlara bez bağlanıyor ve Nevruz günü yaylalara çıkılıyor. Yayla evlerinde bulunanlar gelen misafirleri evlerinde ağırlıyor, gelen grup silah atarak gelişini bildirirken, yayladakilerin başkanı da buna bir el ateş ederek cevap veriyor. Daha sonra karşılıklı silahlar atılıyor ve birbirlerine “Nevruz’unuz kutlu, dölünüz hayırlı ve bereketli olsun” temennisinde bulunuluyor. O yıl 20 kuzu veya oğlağı olan sürü sahibi bir kurban kesiyor ve orada pişirilerek yeniliyor.
 
Tahtacı Türkmenleri’nde Nevruz, “Sultan Nevruz” adıyla anılıyor. Eski Mart ayının 9. günü kutlanarak yaylalara çıkılıyor. Bununla ilgili olarak, halk arasında “Mart dokuzundan sonra dağlar misafir alır” deniliyor.


Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe “Sultan Navruz” adı veriliyor. Halk arasındaki inanca göre, Sultan Navruz güzel bir kızdır ve 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece batıdan doğuya doğru göç eder, bir başka inanca göre ise kuş kılığında uçan bir derviştir. Nevruz gecesi Sultan Navruz’un geçtiği saatte uyanık olanların bütün dileklerinin gerçekleşeceğine inanılıyor.


Malatya’nın bazı köylerinde halk Nevruz’u “Kış Bitti Bayramı” olarak kutluyor.

Ağrı ve çevresinde o gece gençler bir dilek tutarak kapıları dinleyip içerideki konuşmaları yorumlayarak niyetlerinin tutup tutmayacağını anlamaya çalışıyor.

Giresun’da “Mart Bozumu” adıyla kutlanan Nevruz’da çevredeki akarsulardan su getirilip hayvanların üzerine serpiliyor.

Edirne’de eski hasırlar yakılıp “mart içeri, pire dışarı” diyerek üzerinden atlanıyor.

Özbekistan’da Nevruz sabahı yeni elbiselerini giyen halk, hazırladıkları halim, sümelek, samsa, çorba, pilav gibi yiyecekleri alıp kırlara çıkıyor. Sofralara “s” ile başlayan yedi yiyecek konuluyor.

Türkmenistan’da hazırlıklarına bir hafta önceden başlanan Nevruz’da yeni yılı yeni elbiselerle karşılama adeti bulunuyor. Nevruz gününde ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa yeni yılın da o kadar bereketli geçeceğine inanılıyor.

Kazakistan’da her evin sofrasında ak olan yiyecekler, yeşillikler ve kırmızı et yemekleri bulunduruluyor. Nevruz’a özgü yemek “Nevruz koje” hazırlanıyor.

Kırgızistan’da bahara giriş bayramı olarak kutlanan Nevruz’da açık renk elbiseler giyiliyor.

Azerbaycan’da niyet tutanlar akşamları “kulak pustu”ya çıkıyor. Niyet tutup kapıyı dinliyor, eğer bu evden kötü söz gelirse niyetlerinin kabul olmayacağına, iyi söz gelirse kabul olacağına inanılıyor.

NTV

Oğlak Burcunun Yaşam Serüveni

 

 

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Ahmet Haşim

Oğlak burcunun yaşam serüveni ve diğer burçlarla [ ... ]

BURÇLARIN SERÜVENİDevamını oku...
Kahveyle Parasetamolü Karıştırmayın

 

Yeni bir araştırmaya göre parasetamol alırken çok miktarda kafein tüketmek karaciğerde hasara yol açıyor.

Kafein ve parasetamol karışımının karaciğer üzerindeki etkisinin karaciğer yetmezliğine yol açan alkol-parasetamol karşımıyla aynı olduğu belirlendi.
 
Uzmanlar, yıllardır [ ... ]

SOSYAL İÇERİKDevamını oku...
Yürüyüş

Dalgın dalgın yürüyordu. İçini nedensiz korkular kaplamıştı; sanki çok kötü bir şey olacakmış gibi. Sık sık olurdu bu. Bu duygudan kurtulmak için uzun yürüyüşlere çıkardı ve yürüyüşün sonunda kendini daha iyi hisseder vaziyette eve dönerdi. Korktuğu da olmazdı elbette. [ ... ]

BLOG-NOTDevamını oku...
Yalansız Yaşamak

 

 

Son zamanlarda aklıma ciddi ciddi takılan bir konu var; yalan. Elimden geldiğince kaçındığım bir durumdur yalan söylemek, eh insanlık halidir ya bazen gerçekleri olduğu gibi karşınızdakine aktarmak istemediğiniz zamanlar oluyor. Aslında bu durumu hakkınız olarak da değerlendirebiliriz. [ ... ]

BLOG-NOTDevamını oku...
Kundalini, Kabala ve Simya Arasındaki İlişki

 

Batı ezoterik geleneğinde, ezoterik uygulamalar ve bu uygulayanların fizik ve suptil bedenler üzerindeki etkisi konusunda bir bilgi boşluğu vardır. Doğuda, ister açıkça belirtilsin veya belirtilmesin, bütün çalışmalar tüm yaratılışta ve özellikle "canlılarda" varolan, yarı [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Yunus Emre'nin Hümanizmi

Ertan Yurderi yazdı;

Yunus Emre’ye ve şiirlerine olan merakım yaklaşık 7 sene önce başladı. Emekli olmadan önce çalıştığım şirketin düzenlediği bir fuar sırasında Yunus hayranı bir gönül dostu ile tanıştım. Kendisiyle yaptığım görüşmenin akabinde Yahoogroups’ta birgaripyunus [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Simya ve Altın

 

Çok sayıda hermetik disiplin gibi simya da iki farklı perspektifin açılımlarına maruz kalmıştır. Her zaman ve her mekanda, bu uğraşların güç, para, tatmin yahut başarı gibi dünyevi amaçlarla anlamlanan tarafı, Hermetik felsefenin gizlici yüzüne karşıt bir yapı oluşturmuştur. [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Kaderimizin Efendisi miyiz?

 

ABD’li Fred Alan Wolf, 72 yaşında bir kuantum fiziği profesörü. Bu konuda 11 kitap yazdı, "Taking the Quantum Leap" adlı kitabı ABD Ulusal Kitap Ödülü’nü aldı. Yarı belgesel yarı kurmaca film "What The Bleep Do We Know"a esin kaynağı oldu. Kuantum fiziği gibi karmaşık bir [ ... ]

HABERLERDevamını oku...
Kim Bu Gözcüler?

 

Marc Chagall

 

İbrani mitlerinde ve Tevrat'ta onlara "Nefilim" diyorlar. Eski Mısır'da adları, "Neter". Sümer mitlerinde "Anunnaki" diye geçiyorlar. Diğer yandan "Sümer" sözcügü, "Gözcü'lerin ülkesi" anlamına sahip. Hangi adla anılırlarsa anılsınlar, bütün eski kültürlerde [ ... ]

YAZILARDevamını oku...
Diğer yazılar...