ABD’li Fred Alan Wolf, 72 yaşında bir kuantum fiziği profesörü. Bu konuda 11 kitap yazdı, "Taking the Quantum Leap" adlı kitabı ABD Ulusal Kitap Ödülü’nü aldı. Yarı belgesel yarı kurmaca film "What The Bleep Do We Know"a esin kaynağı oldu. Kuantum fiziği gibi karmaşık bir konuyu basite indirgeyerek uzman olmayan kişilere bile anlatabildiği için ona Dr. Kuantum diyorlar.
. Ölünce zihnimiz nereye gider?
. Tanrı nedir?
. Hayalet gerçek midir?
Wolf, dünyanın çeşitli yerlerinde konferanslar veriyor, Dr. Kuantum adlı çizgi roman benzeri bir cep kitabı hazırlıyor, bir TV kanalında program yapıyor. Yapı Kredi Özel Bankacılık’ın davetlisi olarak İstanbul’a gelen Wolf’a beynimizi kemiren hayati soruları sorduk.
Neden size Doktor Kuantum diyorlar?
- Çünkü kuantum fiziği gibi karmaşık bir konuyu uzman olmayan kişilere bile anlatabiliyorum. Basite indirgeyebiliyorum.
Kuantum fiziğine niye ihtiyaç duyuldu?
- Dünyayla daha çok ilgilenmeye başladığımızda onu incelemek için yeni araçlara ihtiyaç duyarız. Örneğin teleskop yıldızları incelemek için vardır. Kuantum fiziği, beş duyumuzla tespit edemediklerimizi anlamamızı sağlar. Atomları yakından incelediğimizde bildiğimiz fizik kurallarına aykırı bazı davranışları olduğunu fark ettik. Normalde görmediğimiz olayları anlamak için yeni kurallar koymak zorunda kaldık. Fizik, garip ve komik bir oyundur aslında. Kuantum fiziği tüm bu kuralların en derinine iner.
Kuantum fiziği profesörü olmak hayatın anlamını herkesten iyi bilmenizi sağlıyor mu?
- Evet, senden daha çok şey biliyorum ama bunun sebebi kuantum değil. Senden yaşlıyım da ondan! Kuantum fiziği kişide böyle bir aydınlanma yaratmıyor ne yazık ki.
BİZ YOKSAK GERÇEK DE YOKTUR
Neden Dünya denen bu gezegendeyiz ve ne yapmamız gerekiyor?
- Bu soruya sizin adınıza cevap veremem. Dünya’daki yerinizi merak ediyorsanız kuantum fiziği size şunu anlatabilir: Dünyadaki hiçbir olay diğerinden bağımsız değil. Dünyadaki varlığınızın da bir sebebi var. Tesadüfen dünyaya gelmediniz.
Kaderimizin efendisi biz miyiz, yani kontrol bizde mi?
- Hem evet, hem hayır. Bazı şeyleri kontrol edebiliriz ama her şeyi değil. Kendimizle ilgili bir şey yaparken aslında dünyanın bütününü etkilediğimizi unutmamalıyız. Dolayısıyla bizim için iyi olan, bütün için iyi değildir ve o zaman gerçekleşmez.
Kuantum fiziğine göre zaman doğrusal bir biçimde mi hareket eder yoksa geçmiş, bugün ve gelecek aynı anda mı yaşanır?
- Zamanın nasıl hareket ettiğini kelimelerle anlatmak imkansız çünkü dil düşünceyi sınırlar, koşullar. Her şey aynı anda olmaktadır dediğim zaman kafanız karışır. Bunu ancak size birkaç fotoğraf göstererek anlatabilirim.
Gerçek nedir? Gördüklerimiz mi, düşündüklerimiz mi?
- Gördüğümüz kişisel deneyimdir. Gerçek denen kavram, biz deneyimlediğimiz için vardır. Onu, görerek, koklayarak, duyarak ya da hissederek yaratan biziz. Biz yoksak, gerçek de yoktur. Dolayısıyla düşünce gücüyle gerçeği değiştirebiliriz.
ÖRGÜTLÜ DİNLER TANRI’YI SINIRLAR
Kuantum fiziğinin dinlerle arası nasıldır?
- Örgütlü dinler Tanrı’nın zihnini açıklamaya çalışır. En büyük sorun, bu büyük zihni açıklamak için onu sınırlandırmak zorunda kalmalarıdır. Örneğin Tanrı’ya ulaşmak için mabetler yapmışlardır. Bu bir sınırlamadır. Tanrı’nın zihninin sadece camide ya da kilisede karşımıza çıkacağını ima eder ki bu doğru değildir.
Kuantum fiziği Tanrı nedir sorusunu cevaplayabilir mi?
- Hayır. Tanrı’yı deneyimleyebilirsiniz ama ne olduğunu söyleyemezsiniz. Tanımlamaya kalktığınızda örgütlü dinler gibi onu sınırlarsınız.
Ama Tanrı’nın varlığından eminiz değil mi?
- Değiliz. Dokunamadığımız şeylerin varlığından emin olamıyoruz biliyorsunuz. O nedenle inanç diye bir kelime var.
Aynı anda iki farklı yerde olmak istiyorum. Bu mümkün mü?
- Bedenin olamaz. Zihnin olabilir çünkü fiziksel bir olgu değildir. Yolculuk etmek de değil zihnin yaptığı. Sadece genişler, böylece aynı anda iki farklı yerde olabilir. Bir okyanus gibi düşünün zihni, bunu anlayabilirseniz zihnin sadece iki farklı yerde değil her yerde aynı anda olabileceğini görürsünüz.
Öldüğümde zihnime ne olacak?
- Keşke kesin olarak bilebilsek! Bugün şöyle bir teori var: Zihnimiz aslında bize, yani bu bedene ait değil. Dolayısıyla mezara gitmez. Zihnimiz daha büyük bir zihnin yansımasıdır. Bedenimiz öldüğünde, zihnimiz bu büyük zihnin ya da bütünün parçası olmaya devam eder. Zihnimizin içinde bulunduğu bedeni tanıyan kısmı ise biz ölünce yok olur.
Ölmüş babamla konuşabilir miyim?
Evet ama bakalım o seninle konuşacak mı?
Hayalet var mıdır?
- Hayalet denen şey bazı kişiler deneyimleyebildiği için gerçektir. Meditasyon yaparak hayalet denilen şeyle irtibata geçerler. Bazıları buna ruh çağırma da der. Örneğin bir odada meditasyon yaparak bir hayaletle iletişim halindesiniz. Bu odaya giren üçüncü bir kişi de aynı meditatif hale girip o hayaleti görebilir. Şamanlar ölüleriyle konuşur örneğin.
Şaman değilim ama ölmüş babamla konuşabilir miyim bu mantığa göre?
- Evet ama bakalım baban seninle konuşmak isteyecek mi? Artık seninle hayattayken olduğu gibi ilgilenmiyor olabilir. Reenkarne olmayı seçmiş ve evrenin başka bir yerinde başka bir bedende olabilir. Onun bakış açısından sen onun kızı gibi gözükmüyor, hatta belki de büyükannesine benziyor olabilirsin. Akrabalık ilişkileri öbür taraftan bakıldığında başka görünebilir.
Reenkarnasyona inanıyorsunuz öyle mi?
- Olduğuna dair bir sürü kanıt var. Zihnin tekrar ortaya çıkma gibi bir eğilimi vardır, nedenini henüz çözemedik. O nedenle reenkarne oluyor.
AKLIMI KAYBETMEKTEN DEĞİL BULMAKTAN KORKTUM
Kuantum fiziği profesörü olurken bir sürü acayip soru sormak zorunda kaldınız kendinize. Hiç aklınızı kaybetmekten korktuğunuz oldu mu?
- Kaybetmekten değil de bulmaktan korktum. Bence insan, hayat, dünya ve kendi varlığıyla ilgili sorular sorarak delirmez. Delilik son derece benmerkezci bir durumdur. Bir deli sadece kendisi ve kendi dünyasıyla ilgilidir. Bilim adamlarının deliliğe yakın olduğu inancı, bana kalırsa onların büyümüş birer çocuk gibi keşfetme ve soru sorma güdülerinden vazgeçmemiş olmasından kaynaklanıyor.
Kaynak: Hürriyetim